Sayfalar

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Kıdem Tazminatı Kalkıyor Mu?

İşçinin en temel hakkı olan kıdem tazminatının kurulacak bir fona devredilmesi bu kez daha ciddi birşekilde gündemde.
İlk kez 1936 yılında 3008 sayılı yasa ile iş kanunu mevzuatına giren, işçinin en büyük güvencesi olan kıdem tazminatının fona devredilmesi, uzun yıllardır gerek hükümet gerekse işveren kuruluşlarının sürekli hedefinde olan bir konu.
Kıdem tazminatının kurulacak bir fona devredilmesi, hem 61. hükümetin programında hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hazırladığı Ulusal İstihdam Stratejisi’nde de yer alıyor.
Geçtiğimiz günlerde işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirilen Üçlü Danışma Kurulu toplantısında taşeronluk, özel istihdam büroları ve özellikle kıdem tazminatı ele alınarak, bundan sonra izlenecek yöntemler tartışıldı. Toplantıda taşeron işçilerinin sorunlarıüzerinden öncelikle bu kesim için bir “bireysel kıdem hesabı”nın açılması önerildi.
Her ne kadar Başbakan Tayyip Erdoğan kıdem tazminatının fona devredilmesi konusunu “rafa kaldırıldığını” açıklasa da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kamuoyunu ve sendikaları test amacıyla bu konuyu aralıklarla gündeme getiriyor, bir anlamda işçinin tepkisini ölçüyor.
Bakanlık, taşeron işçilerin de kıdem tazminatından yararlanması için fon kurulmasının zorunlu olduğunu, fonun kurulması halinde bu işçilerin mağdur olmayacağını, kıdem tazminatına hak kazanacağını savunuyor.
Ülkemizde, işveren tarafından on bir ay çalıştırılıp girdi-çıktı yapılarak kıdem tazminatı hakkından yararlanamayan yaklaşık 1.5 milyon taşeron işçi bulunuyor.
Kıdem Tazminatı Fonu oluşturulmasını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile Hak-İşdesteklerken, Türk-İş ve DİSK, mevcut hakların geriye gideceği, işçinin hak kaybına uğrayacağı gerekçesiyle karşı çıkıyor.
Hem Türk-İş hem de DİSK kıdem tazminatının kaldırılarak bir fona aktarılması halinde genel greve gideceklerini daha önceki genel kurullarında karar altına almışlardı. Türk-İş ve DİSK’in kararları hükümetin kıdem tazminatı fonunun kurulmasına yönelik yapacağı çalışmaları da bir ölçüde engelliyor, deyim yerinde ise bu çalışmalara takoz koyuyor.
Yapılacak yasal düzenleme ile taşeron işçilerin de fon kurulmadan mevcut sistemden kıdem tazminatı alabilmelerine olanak sağlanabilir. Yasal düzenleme ile taşeron işçilerin yararlanma koşulları kolaylaştırılabilir, bu işçiler de kıdem tazminatına hak kazanabilir.
Ne var ki burada amaç, özellikle işverenler tarafından ‘yük’olarak nitelendirilen işçinin en temel hakkı ve güvencesi olan kıdem tazminatısüresini bir aydan on beş güne düşürerek fona devretmektir.
Eğer fon kurulursa, işverenler bu fona belli oranda prim ödeyecek ve kıdem tazminatını hak eden işçilere ödeme buradan yapılacak. Fonun hayata geçmesi ile birlikte, işten çıkarmada işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü kalkacağından işten çıkarmalar kolaylaşacak, iş güvencesi zayıflayacaktır.
“Taşeron işçileri kıdem tazminatı almıyor” gerekçesiyle oluşturulması düşünülen fona, her yıla 14 günlük ücreti üzerinden prim yatırılması ve en az 10 yılın sonunda fonda biriken tazminatın işçilere ödenmesi öngörülüyor.
1936 yılında 5 yıllık kıdem şartına 15 günlük ücret ödenmesi hüküm altına alınmış iken, fonla en az 10 yıllık kıdeme 14 günlük ücret ödenmesi öngörülüyor. Yani kıdem tazminatı hakkı, 1936’nın daha da gerisinde kalıyor.
TİSK, kıdem tazminatının her yıla 15 günlük ücret üzerinden ödenmesini görüşünde. Halen kıdem tazminatı, işçinin işyerinde en az bir yıl çalışması koşuluyla işten çıkarılması ve yasadaki diğer nedenlerle iş akdinin feshi halinde, çalışılan her yıl için 30 günlük ücreti üzerinden ödeniyor.
İşverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmemeleri, primlerini ödeyememeleri veya geciktirmeleri durumunda fon bir süre sonra işçiye tazminat ödeyemez hale gelebilir.
Kurulmasıöngörülen Kıdem Tazminatı Fonu, tıpkı Konut Edindirme Fonu, Zorunlu Tasarruf Fonu, İşsizlik Sigortası Fonu’nda olduğu gibi hükümetler tarafından amacı dışında kaynak olarak kullanılabilir.


Burada fonun kurulmasıyla işçinin ne denli hak kaybına uğrayacağı açıkça görülüyor. Önümüzdeki günlerde bu konuda nasıl bir gelişme olacağını işçiler kadar kamuoyu da merakla bekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder