Sayfalar

26 Ekim 2013 Cumartesi

Emek Dostu Başkan

Yetmiş dokuz baro ve seksen bin avukatın en büyük örgütlü gücü olan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Prof. Dr.Metin Feyzioğlu’nun Genel Başkanlığa gelmesi ile adeta kabuğunu kırarak, topluma açıldı, farklı bir sivil toplum örgütü niteliğine kavuştu.

Genç ve dinamik bir kişiliği olan Feyzioğlu’nun, bu kişiliğini, cevval yapısını başkanı olduğu TBB’ye de aktardığını, farklı toplum kesimleri ve örgütleriyle kurduğu yakın ilişkilerde görmek olası. TBB artık toplumun, her kesimin, kişinin sorununa yakından eğiliyor, bu sorunların çözümüne katkıda bulunmaya çalışıyor.

TBB bu yeni anlayış doğrultusunda 23 Ekim’de Ankara’da düzenlenen ‘’THY Grevi Bağlamında UçuşGüvenliği ve Çalışma Barışı’’ konulu sempozyum ile emekçiye yakın olduğunu, onların sorunlarına duyarsız kalmadığını gösterdi.

Bir yılı aşkın süredir grevde olan Hava-İş Sendikası üyesi işçilerle işlerine son verilen 305 THY çalışanı ve fabrikaları kapatılan Çelik-İş Sendikası üyesi Feniş işçilerinin katılarak, görüşlerini, sorunlarını dile getirdiği sempozyumda Metin Feyzioğlu, alçak gönüllülüğü, emekçiye candan yaklaşımı ile kalplerini fethetti ,sevgilerini kazandı.

Alınterleriyle ekonomiyi ayakta tutan, çarkı döndüren Türkiye’nin üretimine katkıda bulunan işçilerin, Feyzioğlu’nun, ‘’Bizler servet düşmanı değiliz. Para kazandıran değil, paranın kazandırdığı vicdansızlardan rahatsız oluruz.Yatırıma, yatırımcıya karşı durmayız. İstihdam için yatırım yapılması gerektiğini, fabrikaların , iş yerlerinin çalışmasının zorunluluğunu biliyoruz.Tek isteğimiz, emeğimizin karşılığını almak,refahı hakça bölüşmek’’şeklindeki konuşmasını coşkuyla alkışlaması dikkati çekti.

Feyzioğlu, işçilere, ‘’Arada bir sinemaya gitmek, güzel bir lokantada yemek yemek, eşinizle gezmeye çıkmak, bir sahil kasabasında yaz tatili geçirmek hayal değil, lüks değil haktır’’diye seslenerek, sosyalleşmenin önemine vurgu yaptı.

Feyzioğlu’nun fabrikaları kapatılan Feniş işçileriyle birlikte kürsüde haklarını almaya yönelik türkü söylemesi de salonda ayakta alkışlarla karşılandı.

Başta da değindiğimiz gibi farklı bir kişilik yapısı,emeğe, emekçiye, toplumun tüm kesimlerine, sorunlarına yakın duruşu ile dikkatleri çeken Metin Feyzioğlu'nun, önümüzdeki süreçte Türkiye gündeminde önemli bir yere oturacağı kesin gibi.

Toplum Feyzioğlu gibi genç, gözü pek, emeğe yakın liderleri öyle çok özlemiş ki, çünkü Türkiye'nin böyle liderlere çok gereksinimi var. Yolu açık olsun.

18 Ekim 2013 Cuma

Uzayda Gerilim

Yeni sezonun başlaması ile birlikte sinemaseverler, çoğu ulusal ve uluslararası alanda ödüller kazanan, bu ödüllere aday olan nitelikli filmlere kavuştu.
Yaz sezonunda sinemaları mantar gibi istila eden, gişeye yönelik, tecimsel filmler yerini, yedinci sanat tutkunlarının sabırsızlıkla beklediği usta yönetmenlerin yapıtlarına bıraktı.
Yeni sezon, Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron’ın ‘Yerçekimi’ (Gravıty) , dünya sinemasının usta yönetmenleri arasında yer alan Woody Allen ‘in’ Mavi Yasemin’ (Blue Jasmine) filmlerinin ardı ardına gösterime girmesi ile sinemaseverlere ‘’merhaba’’ dedi.
Sinemaseverlerin gösterime girdiği 1991 yılında büyük ses getiren, bir hayli de övgü alan’ Büyük Umutlar’ ve ‘Son Umut’’ filmlerinden aşina olduğu Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron, bu kez yedi yıl sonra ‘Yerçekimi’’ ile seyircinin karşısına çıkıyor.
Dünya sinemasının seçkin oyuncuları Sandra Bullock ile George Clonney’in oynadığı, Venedik ve Toronto festivallerinde büyük alkış alan seyirlikte Cuaron, uzaydaki istasyonlarda yaşam mücadelesini temposu düşmeden seyirciye aktarıyor.
Gerilimin en uç noktasında, izleyicinin gözünü bir an bile beyazperdeden ayıramadığı Yerçekimi’nde, uzayda ekipleriyle görevdeyken bir uydunun enkazının çarpması sonucu ekip arkadaşlarını ve uzay araçlarını yitiren mühendis Ryan Stone (Sandra Bullock) ile astronot Matt Kowallski’nin (George Clonney) hayatta kalma mücadelesi görkemli sahnelerle anlatılıyor.
Özellikle yaşamdan umudunu kesen Ryan Stone’nin modül içindeki konuşmaları, düşleri, uzaydan dünyanın harika görüntüsü filmin en dikkat çeken sahneleri
Sandra Bullock muhteşem oyunculuğu ile öne çıkarak filme adeta damgasını vuruyor. Bullock’un bu filmindeki rolü ile Mart 2014’de sahiplerini bulacak 86.Oscar Ödüllerinde ‘’En İyi Kadın Oyuncu’’ dalında aday gösterilmesine kesin gözü ile bakılıyor.
Üç boyutlu, göz alıcı teknolojiyle çekilen, Alfonso Cuaron’un belki de en iyi filmi olan Yerçekimi, belleklerde iz bırakan, sinemaseverlerin kesinlikle kayıtsız kalamayacağı, önemli uzay filmleri arasında yerini alacak, her daim övgü ile konuşulacak sıra dışı bir seyirlik.




-Usta’nın En İyi Filmi-


Başta Oscar olmak üzere, çok sayıda uluslararası yarışmalarda ödüller kazanan, genelde yazdığı, yönettiği ve oynadığı filmlerle bilinen, sinemaseverlerin yakından tanıdığı Woody Allen, ustalığının en iyi yapıtı olarak nitelendirilebilecek Mavi Yasemin (Blue Jasmıne) ile yeniden seyircinin karşısına çıktı.
Paris’te Gece Yarısı, Maç Sayısı, Barcelona Barcelona, Uzun Boylu Esmer Adam, Cassandara’nın Rüyası, Roma’ya Sevgilerle gibi filmlerin yönetmeni, Woody Allen, bu kez Mavi Yasemin’de zengin bir kadının ekonomik çöküntüsü ve beraberinde gelen psikolojik durumunu dokunaklı şekilde anlatıyor.
Cate Blanchett, Alec Baldwin, Peter Sarsgaard, Charlie Tahan, Sally Hawkins rol aldığı filmde,çekici ve göz alıcı bir yaşam süren New York’lu burjuva kadın Jasmin savruk yaşamı sonrası büyük bir mali krize girer ve iflas ile yüz yüzedir. Bu zor durumdan kurtulmak için San Francisco’ya tanıdıklarının yakınına giden Jasmin gerekli ilgiyi görebilecek midir? Tüm varlığını yitiren Jasmin , tanıdıklarının ilgisizliği, vefasızlığı karşısında ruh sağlığını da yitirmek üzeredir.
Sayısız başarılı filmlere imza atmış usta yönetmen Woody Allen’in en iyi filmi olarak değerlendirilen Mavi Yasemin’in 86. Oscar töreninde başta Cate Blanchett’in ‘’En İyi Kadın Oyuncu’’ kategorisinde olmak üzere çok sayıda ödül kazanacağı şimdiden dillendirilmeye başlandı bile.



-Altı Ödüllü Meryem-


"Kız Kardeşim Mommo’’ ile dikkatleri çeken, bu filmi ile çeşitli ödüller kazanan Atalay Taşdiken’in yine başarılı bir yapıtı olan ‘Meryem’ gösterimde.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen 50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 6 ödül kazanan ‘Meryem’de Atalay Taşdiken Anadolu ve Anadolu kadının sorunlarına eğiliyor.
Altın Portakal’da ‘’En İyi Kadın Oyuncu’ ödülüne değer görülen Zeynep Çamcı’nın yanı sıra, İsmail Hacıoğlu, Mustafa Uzunyılmaz gibi oyuncuların rol aldığı Taşdiken’in filminde , güzelliği ile kasabanın ilgisini çeken 18 yaşında evlendirilen Meryem’in dramatik yaşamı anlatılıyor.
Bundan sonra katılacağı yarışmalarda da ödüller kazanacağını umduğum Meryem, Türk sinemasının eli yüzü düzgün seyirliklerinden biri.




8 Ekim 2013 Salı

Tezgahlar Şenlendi Ama....

Av yasağı kalktı,balıkçı tezgahları birbirinden güzel, iştah kabartan balıklar ile şenlendi, renklendi.
15 Nisan'da başlayan av yasağı,1 Eylül'de teknelerde 'Vira Bismillah' haykırışlarıı ile son bulurken, yeni av sezonuna da 'merhaba' denildi.
Tezgahlar, hamsi, palamut, barbun, kalkan, lüfer, istavrit, mezgit, kötek balıkları ile renklenirken, göz okşayan bu bolluk karşısında balıkseverlerin keyfi yerine geldi
Birbirinden güzel, canlılığı. diriliği, tazeliği ile adeta ağızları sulandıran denizin bereketleri neredeyse bir anda azaldı, tezgahlarda boy göstermemeye başladı.
Balıkseverlerin ve yıllarını denizde geçirmiş kaptanların umudu bir anda yok oldu.
Bu yıl bol olacağı belirtilen palamut, hamsi gibi halkın sevdiği, bütçelerine uygun balıklar avlanamaz oldu.
Sezon başında bolca avlanan hamsi ve palamut sanki Karadeniz'den kaçtı.
Oysa ne kadar da sevinmişti hem balıkçılar, hem de balıkseverler palamut ve hamsinin bolluğuna. Geçen yıl da yok denecek kadar avlanan hamsi ve diğerleri bu yıl da önce kendini gösterdi, ancak birden görünmez oldu, yok oldu. Balıkçıların, balıkseverlerin sevinci kursaklarında kaldı.
Şaşkınlıklar gizleyemeyen deneyimli balıkçılar, trol ve gırgır ile avlanmanın balık neslini yok ettiğini ısrarla vurgularken, havaların iyice soğuması ile ağların yine dolacağını umuyor.
Gırgır ve trol ile avlanmaya karşı ciddi önlem ve ağır yaptırımların uygulanması gerektiğine dikkat çeken balıkçılar, bir süre av yasağının sürmesinden yanalar.
Balıkçılarımızın dediği gibi, ''Karadeniz başta olmak üzere denizlerimiz SOS veriyor''. Bu tehlikeye karşı, ciddi önlemlerin alınması, gelecek yıllardaki bereketli günlerimiz için kaçınılmaz olarak ortada duruyor.