Sayfalar

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Alkışlanacak Tavır

İnsanlığın, dürüst davranmanın , doğruluğun, erdem olmanın mumla arandığı günümüzde eğilip bükülmeden gördüğünü söyleyen tavrı ile adeta içimizi ısıttı, umutlarımızı yeşertti, insanlığın ölmediğini gösterdi.

Yalakalığın, birbirine kazık atmanın, riyakarlığın zirve yaptığı dünyamızda üzerine kurulmak istenen psikolojik baskılara karşın, vicdanının sesini dinleyerek bildiğini, gördüğünü anlatan ifadeleriyle ‘’Adam gibi adam’’ sözünü fazlasıyla hak etti.

Gergin ortamın yatışması adına polis ile göstericiler arasındaki uzlaşıya yönelik gösterdiği çaba, hoşgörülü, sağduyu sahibi bir din adamından beklenen, topluma örnek olacak tutumu ile gönülleri fethetti.

Bahsettiğim kişi, Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemcilerine yönelik söylediği, ancak bugüne dek yeterli kanıtın bulunamadığı, ’’Camiye ayakkabılarıyla girerek, orada içki içtiler’’ sözlerini doğrulamayan, gördüklerini anlatan müezzin Fuat Yıldırım.

Biber gazından kaçarak Dolmabahçe’deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’ne göstericiler can havliyle sığındı. Camide iddia edildiği gibi ne içki içtiler ne de yıkıp döktüler.

Daha fazla gaz yememek, sırtlarında daha fazla cop hissetmemek ve yaralılara ilk yardımda bulunmak için en yakındaki camiye sığındılar. Müezzin Fuat Yıldırım da bir din adamından beklenen duruşu ile onlara Allah’ın evini açtı. Doğrusu da buydu.

Camiye sığınanlara yardımcı olmak, yaralarını sarmak, onlara kol kanat germek sanki suçmuş gibi, hiçbir kanıt olmamasına rağmen ikide bir ‘’camide içki içtiler yıkıp, döktüler’’ gibi suçlamalarda bulunmak hiç de hoş olmayan ve tehlikeli bir davranış.

Tüm bunlar yaşanırken, üzerinde kurulmak istenen baskıya karşın, müezzin Fuat Yıldırım altı saatlik polis sorgusunda , ‘’Ben camide içki içen görmedim’’ diyerek Yunus Emre’nin, Mevla’nın insan sevgisini kalbinde taşıdığını bizle birlikte tüm dünyaya gösterdi.

Siyasilerin beklediği açıklamada bulunmayan, sadece doğru bildiğini, gördüğünü söyleyen Fuat Yıldırım belki de bugün olmazsa yarın başka bir yere atanabilir, sürgüne yollanabilir. Ancak, yerleştiği gönüllerden sökülüp atılamaz.

Eminim, müezzin Yıldırım bundan böyle vicdanının sesini dinlemenin huzuru ile yaşamını başı dik olarak sürdürecek, çocuklarına onurlu bir miras bırakacaktır.

Öyle özlemişiz ki, böyle insanları, içlerimizi ısıtan, alkışı hak eden, umutlarımızı yeşerten davranışları.

İnsanlık ölmedikçe, yardımlaşmayı, paylaşmayı vicdanlarında taşıyan, birbirine kazık atmayan, insanlar çoğaldıkça öyle bir güzel olacak ki yaşam. Yeter ki bu duygulara gönlümüzde daha çok yer açalım.


Ertuğrul Günay’ın Muhalefeti


Kültür ve Turizm Eski Bakanı Ertuğrul Günay, son derece tehlikeli bu açıklamalara adeta isyan ederek sosyal medyadan tepkisini gösterdi, açıklamaların çok yanlış olduğunu defalarca vurguladı.

Bakanlığı döneminde de kültüre ve sanata bakışı Başbakanla farklı olan, birbiriyle örtüşmeyen Ertuğrul Günay, bakanlık görevinin ardından hükümetin yanlışlarına karşı çıkışı, parti içindeki muhalif duruşu ile dikkatleri üzerine topladı, gündemde yer almaya başladı.

Bakanlık görevinde üstlendiği sorumluluktan ötürü, tepkisini, duygusunu bu denli ortaya koyamayan Günay, şimdiki açıklamaları ile haksızlığa uğrayanların sesi oldu, partisinin yanlışlarını çekinmeden yüksek sesle dile getirmeye başladı.

Hatta partisinin son grup toplantılarına katılmayarak, bir şekilde protestosunu kamuoyuna gösterdi.

Ertuğrul Günay’ın bu açıklamaları ve tepkilerinin toplumda nasıl bir karşılık bulacağını, sonuçlarını sanırım önümüzdeki süreçte öğreneceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder