Sayfalar

18 Haziran 2013 Salı

Övünülmeyen Birincilik

Bu kez Milas’ın Güllük Beldesi’nden geldi acı haber. Bakımını yapmak üzere indikleri atık su deposunda metan gazından zehirlenerek can verdi yedi emekçi.

Artık kanıksanan, Türkiye’de günde ortalama dört işçinin canını alan iş kazaları, bu kez Güllük’te yedi ailenin ocağına ateş düşürdü, ardında yine gözü yaşlı aileler bıraktı.

İş cinayeti bu kez çirkin yüzünü Güllük’te göstererek, görevleri uğruna, belki de aldıkları asgari ücreti hak edebilmek için, evine ekmek götürme uğraşındaki yedi emekçinin canını yeterli önlemleri bulunmayan atık su deposunda aldı.

Olağan hale gelen, kanıksanan, haberlerde bile yeterince yer almayan iş kazaları, ne yazık ki bu kadar yaşanan acı olaylara karşın bir türlü önlenemiyor. Ülkemiz, adeta iş cinayetine dönüşen iş kazalarında hiç de övünülmeyecek bir konumda bulunuyor.

Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de iş kazalarında günde ortalama dört işçi yaşamını yitirirken, üç bin işçi de iş göremez derecede sakat kalıyor. Türkiye iş kazaları ve ölümlerde Avrupa’da birinci sırada yer alıyor.

Alınan önlemlere ve yasal düzenlemelere karşın, iş kazaları ve ölen işçi sayısı ne yazık ki her geçen yıl artıyor, Türkiye’yi bu alanda utandıran bir şekilde birinci sıraya taşıyor. Nitekim, 2011’de iş kazaları sonucu bin 700 işçinin yaşamını yitirdiği, bu sayının bir önceki yıla göre yüzde 17.7 oranında bir artışa denk geldiği de yetkililerce açıklandı.

Verilere göre, son on yılda iş kazalarında 11 bin işçi yaşamını yitirdi.

En çok, inşaat, maden, tarım ve ormancılık iş kollarında meydana gelen, iş cinayetleri onca çaba ve yasal düzenlemelere karşın önlenememekte, aksine ölümlü kaza sayısı ise her geçen yıl artmaktadır.

Türkiye’nin iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada olduğu sıkılarak açılansa da, bu olumsuz ve utandıran sıralamanın alınan önlemlere karşın neden gerilemediği de ortaya konulamıyor bir türlü.

İş kazaları, çoğunluğu insan hatasından kaynaklansa da başta maden ocakları olmak üzere, yeterli önlemlerin alınmadığı, işverenin aşırı kar hırsı ile işçileri uzun süre çalıştırdığı kaçak ve denetimden yoksun iş yerlerinde meydana geliyor.

İş kazalarına karşın yeterli eğitim verilemeyen, sigortasız ve iş güvencesinden yoksun, kaçak iş yerlerindeki işçiler daha çok iş kazasına uğruyor.

Yeterli denetimlerin yapılmaması iş cinayetlerine, işverenin aşırı kazanma hırsı ile dinlendirilmeden çalıştırılan emekçilerin bir anlık dalgınlığı da ölüme davetiye çıkarıyor

Belki de asgari ücretin bile altında bir ücretle salt ekmek parası uğruna, yerin yüzlerce metre altındaki maden emekçileri, yakıcı güneşin altında ter akıtan inşaat, tarım, orman işçileri ve diğerleri, iş kazalarının kurbanı olarak geride gözü yaşlı eş, ana, baba ve çocuklar bırakıyor.

İş cinayetlerinin durdurulması, Türkiye’nin övünülmeyecek bu birincilikten kurtulabilmesi ve en önemlisi emekçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yaptırımların, denetimlerin artırılmasının zamanı geçti bile.

Bu yılın başında yürürlüğe giren 6331 sayılı Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası bu anlamda iyi niyetli bir girişim olsa da, arkada gözü yaşlı bir aile bırakmamak için daha çok caydırıcı önlemlere, yaptırımlara gereksinim var.

İş kazaları, asgari ücret veya biraz üzerindeki maaşla ailesini geçindirmek, muhannete muhtaç olmadan yaşamlarını sürdürebilmek, çocuklarının geleceğini garanti altına alabilmek için ter akıtan emekçilerin yazgısı olmamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder