İşsizliğin yaygın olduğu günümüzde iş sahibi olanlar kendilerini bir yerde şanslı sayıyor.
Ücreti az olsa, gereksinimlerini yeterince karşılamasa da sigortalı olması, sosyal güvenceye sahip olması düşük ücreti bir anlamda geri plana atabiliyor.
Ancak onların da her an işini yitirme kaygısı taşıdıkları bir gerçek.
Son günlerde medyaya yansıyan haberlere göre, yurtta ve dünyada çeşitli şirketler ekonomik krizden ötürü toplu işten çıkarmaya hazırlanıyor.
İşçiler her an kapının önüne konulma tehlikesi ile karşı karşıya
Özellikle işçi statüsünde çalışanlar, işyerinin kapanması, tensikat (toplu işten çıkarma), işverenin iflas etmesi, üretimin azaltılması, keyfi işten çıkarma gibi nedenlerden ötürü korku içinde.
İşçinin geçerli bir neden olmadan, yani keyfi şekilde işten çıkarılmasını önlemeye dönük hükümlerin başında iş güvencesi gelmektedir.
Ancak, emekçinin iş güvencesinden yararlanabilmesi için bazı koşullar gerekiyor.
Bunlardan biri de, işyerinde çalışan sayısı.
Çünkü, özellikle esnaf ve küçük işletmelerin iş güvencesinin ağır etkilerinden olumsuz etkilenmemeleri için bu yönde bir düzenleme hayata geçirildi.
4857 sayılı İş Yasası’na göre iş güvencesine ilişkin koruyucu hükümlerden işçinin yararlanabilmesi için işyerinde 30 veya daha fazla işçinin çalışıyor olması gerekiyor.
Aynı işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması durumunda 30 işçi sayısı bu aynı işkolundaki işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre saptanmaktadır.
Yani 29 ve altında işçi çalıştıran işyerlerinde iş güvencesine ilişkin koruyucu hükümler uygulanamıyor.
Kısaca, 30’un altında işçinin çalıştığı işyerlerinde iş güvencesi söz konusu değil.
İş güvencesinin uygulanmasında 30 işçi kriteri çalıştırılan işçi sayısının belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken önemli bir konu.
Otuz işçinin belirlenmesinde belirli veya belirsiz süreli sözleşmeyle çalışan, takım sözleşmesiyle çalışan, deneme süresinde olan, emekli olarak sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışan, mevsimlik sözleşmeyle çalışan işçilerin tümü dikkate alınıyor.
Ayrıca hastalık, doğum veya izin gibi nedenlerle iş sözleşmesi askıda olan işçilerin sayısı da 30 işçi sayısına dahil ediliyor.
Yine iş güvencesi kapsamında yer almayan işveren vekili ve yardımcıları da 30 işçinin hesaplanmasında dikkate alınmıyor.
Sözleşmenin feshedilmesine göre, ihbar süresi için iş sözleşmesi varlığını devam ettirdiğinden 30 işçinin hesaplanmasında dikkate alınmalı.
Asıl-alt işverenlik ilişkisinde asıl işveren ve alt işveren farklı kişiler olduğundan 30 sayısının belirlenmesinde ayrı ayrı değerlendiriliyor.
Sonuçta, iş güvencesinin temel şartlarından biri olan 30 işçi sayısı şartının yerine getirilememesi durumunda bu işyerinde çalışan işçiler iş güvencesine ilişkin koruyucu hükümlerden yararlanamıyor.
Yani, 30’dan az işçinin çalıştığı işyerlerinde iş güvencesi geçerli değil.
Umarım medyaya yansıyan haberler gerçekleşmez, hiçbir emekçi işini yitirmez.
İşsiz kalmak, altından kalkılması zor bir olgu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder