Sayfalar

17 Aralık 2014 Çarşamba

Bir Karadeniz Filmi

Çernobil nükleer santralinin patlaması, kanser hastası Kazım Koyuncu,
kaçan şampiyonluğun ardından intihar eden amigo Ahmet, Sovyetler
Birliği'nin dağılmasından sonra Nataşa olarak Trabzon'da yaşamını
sürdüren Ukraynalı Elena.
Birbirinden farklı üç ayrı insan öyküsünü içinde barındıran
bir film ''Yağmur:Kıyamet Çiçeği''.
Onur Aydın'ın senaryosunu yazıp, yönettiği, Karadeniz'in güzel,
hırçın, devrimci, sesi ile büyüleyen Kazım Koyuncu'nun yaşamından da
kesitler sunan ''Yağmur:Kıyamet Çiçeği' her Karadenizli'nin kendinden
bir şeyler bulabileceği seyirlik.

Tarihin en büyük felaketlerinden biri olan Çernobil'deki nükleer
santralin ürkütücü patlama sahnesiyle başlayan filmde, bir yanda
idealleri uğruna üniversiteden kovulan Kazım Koyuncu'nun memleketi
Hopa'ya ailesinin yanına dönmesi, Çernobil'in etkisiyle amansız
hastalığa yakalanması anlatılıyor.
Diğer yanda 1995- 1996 sezonunda oynanan, 2-1 Fenerbahçe'nin
galibiyetiyle biten Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sonucu kaçırılan
şampiyonluğun ardından amigo Ahmet'in intiharı, diğer yanda da
ülkesindeki işsizlikten kaçarak, lösemi hastası çocuğunun tedavisi
için Nataşa olarak yaşamını sürdürmeye çalışan Elena'yı bekleyen acı
son.
Bir de kara sevdadan ötürü kabul ettiği şikeden futbol yaşamı sonlanan
Akçaabat Sebatsporlu Şenol'un Elena'ya iflah olmaz aşkı.
Aynı kentte birbirinden farklı insanların hüzün dolu yaşamını
seyirciye sunan yönetmen Onur Aydın, Doğu Karadeniz'in muhteşem
görselliğini, özellikle de Artvin'deki şelalelere yer vermeyi
ihmal etmemiş,
İyi de yapmış. İzleyici, Karadeniz'in bu görkemli doğa yapısını,
yeşilliğini izlerken müthiş keyif alıyor.
Tabii Kazım Koyuncu'nun harika sesinden unutulmaz eserlerini
dinlemek de ayrı zevk.
Kazım Koyuncu'yu canlandıran Engin Hepileri, elinden geldiğince
rolünün hakkını vermeye çalışmış.
Devrim Saltoğlu (Amigo Ahmet), Futbolcu Şenol (Erkan Kolçak
Köstendil), Elena (ElenaViunova),, Ayşe (Sevtap Özaltun), Altan
Erkekli, Serap Aksoy, Hüseyin Avni Danyal gibi oyuncuların rol aldığı
filmde mafya Erkan'ı canlandıran Settat Tanrıöğen, yine müthiş
oynuyor.
Settar Tanrıöğen,Takva, Eşkıya, Vavien, Çoğunluk, Ayrılık, Kader,
Hayatımın Kadını,Nergis Hanım, Toz Ruhu gibi filmlerde de adeta
döktürmüş, yeteneğini konuşturmuştu..
Sanırım, Settar Tanrıöğen'in ne denli başarılı bir oyuncu olduğunu
halen yayınlanmakta olan ''Urfalıyım Ezelden'' dizisinde
izliyorsunuzdur.
Onur Aydın'ın ilk filmi ''Yağmur:Kıyamet Çiçeği'' kurgusu çok başarılı
olmasa da sırf Çernobil'in insan sağlığını ne denli olumsuz
etkilediğini gözler önüne sermesi adına izlenmeyi hak ediyor.

-Musa'nın Öyküsü-

Amerikan sinemasının peygamberler tarihine olan ilgisi sürüyor.
Geçtiğimiz Nisan ayında izlediğimiz ''Nuh: Büyük Tufan'' filminin
ardından bu hafta da Hz.Musa'nın öyküsünün anlatıldığı ''Tanrılar
ve Krallar'' seyircinin karşısına çıktı.
Bir başyapıt olan Oscar ödüllü ''Gladyatör''ün yanı sıra, ''Cennetin
Krallığı'', ''Alien'', ''Thelma ve Lousie'', ''Hannibal'' gibi

başarılı filmlere imza atmış Ridley Scott'ın yönettiği ''Tanrılar ve
Krallar''da Mısırlıların kölesi olan İbranilerin Hz.Musa
(Christian Bale) önderliğinde özgürlük mücadelesi anlatılıyor.
Bilgisayar aracılığı ile görkemli savaş sahneleriyle donatılan filmde,
Hz.Musa ile İbraniler'in bugünkü İsrail, ve Filistin'in olduğu
bölgeye, Kenan kentine yolculukları sırasında Kızıldeniz'in yarılarak,
çekilmesi sahnesi olağanüstü etkileyici.
Ridley Scott'ın kardeşi Tony Scott'a ithaf ettiği, dövüş, at arabalı
takip ve Kızıldeniz'in yarılması sahneleri ile izleyicide iz bırakacak
masalsı,epik bir seyirlik ''Tanrılar ve Krallar'.'
Kuşkusuz, filmin kimi sahneleri ile küçük çocuk olarak motife edilen
Tanrı figürü bir hayli ses getirecek ve unutulmayacak.
Hz.Musa'nın küçük çocuk olarak figüre edilen Tanrı ile konuşması,
filmin Kızıldeniz'in yarılması kadar belleklerde iz bırakacak, ilerki
günlerde bu sahneleriyle anılacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder