Sayfalar

22 Mayıs 2014 Perşembe

İnşaat Gözden Kaçmasın

Türkiye, Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 emekçinin acısını yaşıyor, geride kalan gözü yaşlı eş, anne, çocuk, babanın yasını tutuyor.

Yetersiz denetim ve ihmalden meydana geldiği gün geçtikçe ortaya çıkan Soma’da yaşananlar sonrası Türk ulusunun duyarlılığı, yardıma koşmaya hazır olduğu bir kez daha görüldü.

Facianın yaraları sarılır, geride kalan yetim çocuklara, ana ve babalara bu ulus sahip çıkar. Ama pisi pisine ölüme gönderilen çileli emekçiler geri getirilemez.

Acı olan, kedere boğan da sırf muhannete muhtaç olmamak için madene inen, kazma sallayan emekçilerin ihmal, kusur, aşırı kar hırsı nedeniyle yaşama veda etmeleri.

Umarım bu olayda ihmali, kusuru olanlar Türk yargısı önümde gerekli cezayı alır. Belki böylelikle vicdanlar az da olsa rahatlar.

Eğer o ocakta yaşam odaları olsa, denetimler gereği gibi yapılsa, ILO’nun (Uluslararası Çalışma Örgütü) 176 sayılı madenlerde iş güvenliği sözleşmesi imzalansa böylesine büyük bir facia yaşanır mıydı?

Gerçi bu kadar can gittikten sonra önlem alsanız, sözleşmeyi imzalasanız, denetimleri sıklaştırsanız neye yarar?

Soma’daki facia nedeniyle dikkatler maden ocakları ve buralarda meydana gelen iş kazalarına yoğunlaştı.

Aslında,diğer işkollarında da iş güvenliği konusu ‘’alarm’’ düzeyinde.

Bunların başında da inşaat ilk sırada yer alıyor. Zaten ülkemizdeki madenden sonra en fazla iş kazaları bu işkolunda meydana geliyor.

Araştırmalara göre, iş cinayetlerinde ölümlerin yüzde 37’si yapı sektöründe. Buradaki ölümler, madenlerdeki gibi kitlesel olmadığından, dikkatlerden kaçıyor, gündeme bile gelmiyor.

İnşaat işkolunda neredeyse günde bir veya iki işçi yaşamını yitiriyor.

2012’de meydana gelen iş kazalarında ölen 744 işçiden 44’ü madenlerde, 256’sı da inşaatlarda çalışıyordu.

İnşaatlardaki kazaların çoğunluğu Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde oluyor. Bunun nedeni de bu kentlerde plazalar, kuleler gibi çok yüksek inşaatların bulunması.

Büyük kentlerde çevrenize dikkatlice baktığınızda bu çok katlı binaların mantar gibi her yerde türediğine tanık olabilirsiniz.

İşte bu devasa binalarda çalışan işçilerden her gün bir veya ikisi ya düşerek, ya iskele çökerek can veriyor.

Ama bu ölümler madenlerdeki gibi kitlesel olmadığından kamuoyunun gözünden kaçıyor. Medya da bu ölümlere yeteri kadar yer vermiyor.

İhale usulü ile alınan hastane, konut ve diğer kamı binalarının kısa sürede bitirilmesi baskısı inşaatlarda ölüme davetiye çıkaran en önemli etmenlerin başında geliyor.

Görüldüğü gibi madenlerdeki kazalar kadar, inşaatlardaki kazalarda çok kaygı verici, ıskalanmayacak boyutta.

Madenlerdeki iş güvenliği, alınacak önlemler, denetimler kadar, inşaatlarda da bu önlemler, denetimler göz ardı edilmemeli.

Yukarıda da vurguladığım gibi, inşaatlardaki ölümler daha fazla. Ancak kitlesel olmadığından gözlerden kaçıyor.

Tüm işkollarında, işyerlerinde iş güvenliği kuralları eksiksiz uygulanmalı, ekmek parası peşindeki emekçiler pisi pisine ölmemeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder