İsveç’teki iş kazasında işçilerin yaşam odaları sayesinde burnu bile kanamadan hayatta kalması, çalışma yaşamımızda önceliğin Kıdem Tazminatı Fonu değil, iş güvenliği olduğunu açıkça gösterdi.
3 Mart 1992’de Zonguldak’taki grizu faciasında yaşamını yitiren 263 maden emekçisini anmak ve iş cinayetlerine dikkat çekmek amacıyla ‘’ 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’’de İsveç’ten gelen haber yüzümüze tokat gibi indi.
Maden ocağındaki yangında 166 işçi yaşam odaları sığınarak hayata tutunurken, Soma ve Ermenek’teki ocaklarda yaşam odalarının bulunmamasından yüzlerce emekçi canını yitirdi.
Biri olumlu, biri olumsuz bu iki örnek ülkemizde emekçiye verilen değeri bir kez daha gözler önüne serdi.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 1995 yılında kabul ettiği madencilerin güvenliğine ilişkin 176 sayılı sözleşmeyi Türkiye 20 yıl savsakladı.
Sözleşme ancak Soma ve Ermenek’teki kitlesel ölümlerin ardından 20 yıl sonra kabul edilerek çalışma mevzuatına girebildi.
Madenciler adına son derece yaşamsal önemi olan bu sözleşmenin kabul edilmesi için illa yüzlerce emekçinin ölmesi mi gerekiyordu?
Eğer, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) madencilerin güvenliğine ilişkin 176 sayılı sözleşmesini 20 yıl sonra çalışma mevzuatına alırsanız madenlerde kitlesel ölümler kaçınılmaz olur.
Eğer, maden ocaklarında yaşam odalarının kurulmasını mecburi hale getirmezseniz, Soma ve Ermenek’te olduğu gibi iş cinayetlerinde yüzlerce emekçi yaşamını yitirmeye devam eder.
Eğer, TBMM Komisyonunda iş güvenliğine ilişkin düzenlemeleri de içeren torba yasa tasarısında emekçiler aleyhine, işveren lehine değişiklik yaparsanız iş cinayetleri günde ortalama 5 emekçinin canını almayı sürdürür.
Soma, Ermenek ve diğer ocaklarda yaşam odaları olsaydı yerin yüzlerce metre altında kazma sallayan Anadolu’nun çilekeş emekçileri bugün hayatta olmaz mıydı?
Niye her iş cinayetinden sonra verilen sözler yerine getirilmiyor, ölen emekçilerin geride kalan aileleri yazgısı ile baş başa bırakılıyor?
Neden iş güvenliğine ilişkin önlemlerin yer aldığı torba yasa tasarısında geri adım atılıyor?
Neden madenlerde yaşam odalarının mecburi hale getirilmesine karşı çıkılıyor?
Yaşam odalarının mecburi olması için illa yeni iş cinayetlerinde yüzlerce emekçinin ölmesi mi gerekiyor?
İLO sözleşmelerini ötele, ancak 20 yıl sonra kabul et, yaşam odalarına karşı çık, yasa tasarısında işverene getirilen ağır yaptırımlardan geri adım at. Ondan sonra da ’’ iş cinayetlerine karşı mücadele ediyoruz’’ demeçleri. Hiç de inandırıcı değil.
Emekçi, sayın bakandan Kıdem Tazminatı Fonu kurulmasına ilişkin harcadığı enerjinin yarısını iş cinayetlerine karşı harcamasını bekliyor.
Emekçinin önceliği Kıdem Tazminatı Fonu değil, güvenlik önlemlerinin eksiksiz alındığı işyerlerinde kaygısız çalışmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder