İlk filminde kendine özgü üslubu,ile düzeni eleştiren Mustafali, bu kez İstanbul’da her şeye karşı.
Senarist Birol Güven’in yarattığı “’Mandıra Filozofu”nun geçen yıl gişede çok başarılı olması üzerine devamı çekilen “Mandıra Filozofu İstanbul ” seyirci ile buluştu.
Geçen yıl 1 milyon seyirciyi salonlara çeken birinci filmin devamı niteliğindeki ikinci filmde de Mustafali (Müfit Can Saçıntı) yine yoğun bir kapitalizm eleştirisinde bulunuyor, adeta düzeni sorguluyor.
Babasının yoğun bakımda olduğu haberi üzerine annesi Gülfidan (Gülnihal Demir) ve emlakçı dostu (Kemal Karaçay) ile birlikte İstanbul’a gelen Mustafali , burada modern dünyanın insanlara dayattığı kurallara karşı çıkarak, kent insanının yaşam tarzını, ezberlerini bozuyor.
Paranın kapitalizmin bir ürünü olduğunu, sadece bu güce tapınmanın sevgiyi, barış getirmeyeceğini işyerinde çalıştığı patrona (Birol Güven) da kendi özgün fikirleri ile anlatan ve benimseten Mustafali, büyük kente gelerek öz benliğinden uzaklaşan üniversite öğrencisi kuzenini de (Uğur Alibaşoğlu) etkileyici sözlerle özeleştiriye yöneltiyor.
Her geçen gün devasa kulelerle betonlaşan, göç alan İstanbul’a ekonomik sıkıntıdan dev kentin altında kalarak ezilen sıradan insanların yaşamlarına dikkat çeken, gittikçe ticarileşen eğitim ve sağlık sistemine eleştirel bir bakış getiren “Mandıra Filozofu İstanbul” da Mustafali’nin modern dünya ile hesaplaşması anlatılıyor.
“Bir lokma bir hırka” düsturuna sahip, hırslarından arınmış Mustafali, İstanbul ve onun dayattığı acımasız yaşam kurallarıyla hesaplaştıktan sonra, annesi ve sağlığına kavuşan babasıyla birlikte kendi halinde doğa ile baş başa mütevazi bir yaşam sürdürdüğü Bodrum’un Çökertme köyüne doğru yol alıyor.
Yönetmenliğini Müfit Can Saçıntı, senaryosunu ve yapımcılığını Birol Güven’in üstlendiği , yaşama farklı bir pencereden bakan “Mandıra Filozofu İstanbul” anlattığı öykü ile öne çıkan bir seyirlik.
İzlerken düşündüren, sevginin, kardeşliğin, dayanışmanın, özverinin önemini yeniden anımsatan, doğru mesajlar veren, zaman zaman seyirciyi duygulandıran, insani değerlere vurgu yapan bir film “Mandıra Filozofu İstanbul”.
İstanbul’un beton yığınına dönüşmesine eleştiri getirilen filmde yıkılan Emek Sineması, kapatılan İnci Pastanesi ve Gezi Parkı’na göndermede de bulunuluyor.
Umarım, seyirci birincisi gibi bu filme de ilgi gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder