Sayfalar

9 Eylül 2013 Pazartesi

Türk-İş'te Çözüm Ne?

Türkiye'nin en büyük işçi konfederasyonu Türk-İş'te beklenen oldu, Genel Başkan Mustafa Kumlu bu görevinden istifa etti, Genel Mali Sekreter Ergün Atalay yeni başkan oldu.
21. olağan genel kurulun ardından içten içe kaynayan, bütünlüğünü yitiren, emekçilerin sorunlarına kayıtsız kalan yönetim kurulundaki huzursuzluk, Mustafa Kumlu'nun 30 işçinin altında işçi çalıştıran işletmelerde sendikal örgütlenmeyi ve toplu iş sözleşmesini kısıtlayan hükümler içeren hükümet tarafından hazırlanan protokolü imzalamasıyla iyice belirginleşti.
Her ne kadar Mustafa Kumlu'nun bu protokolü tek başına imzaladığı ileri sürülse de Türk-İş yönetiminin bu imzadan bilgisi yok muydu? İddia edildiği gibi Kumlu, işverenlere büyük avantajlar sağlayacak bu protokolü yönetime haber vermeden mi imzaladı?
Aslında yönetimdeki huzursuzluğun başlangıcı Mustafa Kumlu'nun kızının ABD Büyükelçiliği'nden vize alırken 20 milyon dolarlık hesap cüzdanını göstermesine yönelik iddialara dayanıyordu.
Bu iddialar basında gündeme gelmiş, Kumlu da bu iddiaları yalanlamıştı.
Adeta kaynayan kazana dönüşen konfederasyon yönetiminde bu iddialar ve imzaladığı protokolden ötürü tek başına kalan Mustafa Kumlu'nun istifa etmekten başka bir seçeneği de kalmamıştı.
Emekçilerin sorunlarına duyarsız kalmakla eleştirilen, tabanı işçilerden büyük tepki alan yeni Türk-İş Genel Başkanı ve yönetimini zor günler bekliyor.
TBMM'nin açılması ile birlikte hükümet tarafından gündeme getirileceği belirtilen Kıdem Tazminatı Fonu'nun kurulması, esnek çalışma modeli, özel istihdam büroları gibi işçiyi yakından ilgilendiren yasa tasarıları karşısında Türk-İş'in tavrı merakla bekleniyor.

-Olağanüstü Genel Kurul-

Aslında Türk-İş için en doğru olanı olağanüstü genel kuruldur.
Yönetimdeki, bölünme ve huzursuzluktan ötürü aylarca yönetim kurulu toplantısı yapamayan Türk-İş, 21. olağan genel kurulun ardından başta tabanı işçiler olmak üzere çalışanları ilgilendiren sorunlar karşısında hep sessiz kaldı, demokratik tepkisini sergileyemedi.
Diğer konfederasyonlar mücadelelerini, tepkilerini alanlarda gösterirken, Türk-İş bu gelişmeleri uzaktan izledi, neredeyse 'Üç Maymun'u oynadı.
Kurulduğu 1952 yılından bu yana Türk işçi hareketinin öncüsü olan Türk-İş'in bu duyarsızlığı, umarsızlığı, edilgenliği emekçiler ve kamuoyunca haklı olarak tepki ile karşılandı, kınandı.
Türk-İş'in üzerindeki ölü toprağını atması, silkinmesi, emekçiler adına yoğun mücadeleye başlayabilmesi için olağanüstü genel kurulun toplanması kaçınılmazdır.
Gerçekleştirilecek olağanüstü genel kurulda ötekileştirme bir yana bırakılarak, Petrol-İş, Tek Gıda-İş, Hava-İş, Belediye-İş, Basın-İş, Deri-İş, TGS, TÜMTİS, Kristal-İş, TOLEYİS gibi sendikaların oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu temsilcilerinin de içinde yer aldığı yeni ve dinamik bir Türk-İş yönetimi oluşturulmalı.
Olağanüstü genel kurulda efsane başkan Seyfi Demirsoy'un belleklere kazınan ''Ankara'da Türk-İş Var'' sözüne uygun, ciddiye alınan, emekçinin saygı duyacağı edilgen değil, etkin bir Türk-İş yönetimi göreve getirilerek, konfederasyona dinamik bir yapı kazandırılmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder