Sayfalar

17 Kasım 2015 Salı

Ezber Bozan Patron

“Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir.”


Bu sözleri ilk başta bir emekçi,  sendikacı ya da sol bir parti liderinin söylediğini düşünebilirsiniz. Ancak hiç de öyle değil. Gelir adaletsizliğine vurgu yapan, işçi kesiminin gelirden az pay aldığına,  fakir-yoksul arasındaki eşitsizliğe dikkat çeken, beslendiği kapitalizmin kalkması gerektiğini dile getiren Türkiye’nin en büyük holdinginin başındaki isim Ali Koç.

Koç, bu sözleri Antalya’daki G20 Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen Sivil Toplumla Diyalog toplantısında dile getirdi. Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç,  buna benzer uyarıları şubat ayında yine Antalya’da bir toplantıda da gündeme getirmiş, sözleri bir hayli tartışılır olmuştu. Sözlerini “Acaba göz boyama, toplumun gazını alma, şirin gözükme amacıyla mı böyle konuşuyor?” diye sorgulayabilirsiniz.

Ancak yaşamındaki sadeliğe, abartıya kaçmayan yaşamına, halkla özellikle Fenerbahçe taraftarı ile kurduğu sıcak diyaloga bakarak sözlerinin içten olduğuna inanabilirsiniz. Açıklamalarıyla, yaşamı ile farklı bir işadamı kimliğini ortaya koyuyor, sempati topluyor, ezberleri bozuyor Ali Koç.
İşsizlik, gelir adaletsizliği, hayat pahalılığı gibi dar gelirliyi, emekçiyi,  emekliyi çok yakından ilgilendiren yaşamın temel sorunlarını özellikle dile getirmesi, yakınması, hele en çok nemalandığı kapitalizme eleştiri getirmesi ile şaşırtıyor.
Bugüne dek hangi  holding patronu kapitalizmin sorun olduğunu, emekçinin gelirden az pay aldığını söyledi?

Ali Koç ezber bozuyor, yaşamın gerçeklerine dikkat çekiyor. Çünkü o da biliyor ki,  ülkede yoksulluk, eşitsizlik fazla, gelir dağılımı dar gelirlinin aleyhine ise orada çalışma barışı olmaz, toplumun gelir düzeyi artmadıkça ürettikleri mallar satılamaz. Yatırımları ile yüz binlerce kişiye iş, aş, ekmek sağlayan ülkenin en büyük holding temsilcisinin yakınması, feryadı ekonomide her şeyin toz pembe olmadığının, toplumda yoksulluğun arttığının bir işareti. İşsizlik aldı başını gidiyor. Milyonlarca üniversite mezunu genç yanıla yakıla iş için çalmadık kap bırakmıyor. Ama nafile. İşsizler ordusuna her yıl on binlerce üniversiteli genç ekleniyor. İşçi, memur, emekli, asgari ücretli sadaka niteliğindeki zamlarla yaşamaya çalışıyor, aldığı düşük aylıklarla adeta mucize yaratıyor.
İşverenler, asgari ücretin bin 300 lira olmasına  “işten çıkarma, kayıt dışı, fabrikaları yurt dışına taşıma” gibi gerekçelerle şiddetle karşı çıkıyor, maliyet artışlarını öne sürüyor.

Oysa bilmiyorlar ki açlık sınırının bin 380 lira olduğu günümüzde bin liralık asgari ücretle nasıl yaşanabileceğini. Ya da ortalama bin 500 lira olan emekli aylığı ile nasıl geçinebileceğini.

Enflasyonun düşüş eğiliminde olduğu savunuluyor,  ne var ki pazar, çarşı, market fiyatları bunun hiç de böyle olmadığını gösteriyor.

Dolar, avro yükseliyor yurttaşın cebindeki lira eriyor.

İş cinayetleri hız kazanıyor, günde ortalama 5 emekçinin canını alıyor. 

İşte bu gerçekler karşısında Ali Koç, ‘’Eşitsizliğin minimum seviyeye düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Gelir dağılımında büyük uçurum var. İşçi kesimi gelirden en düşük payı alıyor” diye haykırıyor. 

Bu sözleri söyleyen Ali Koç haksız mı?
İnsanın yüzüne şamar gibi çarpan sözlerden etkilenmemek olası mı?
Ali Koç, işçinin, memurun, emeklinin, asgari  ücretlinin feryadını dile getiriyor
Aslında Koç’un yakınmalarını işçi ve memur sendikaları ile diğer kitle örgütleri yıllardır dile getiriyor. Ne var ki bu açıklamalar, hep ideolojik olarak değerlendiriliyor, görmezden geliniyor. Hadi işçi ve memurun yakınmaları görmezden geliniyor, ideolojik bulunuyor. Ya onlarla aynı dili kullanan, yakınmalarını gündeme getiren Ali Koç’a ne demeli?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder