Hiç
kuşkusuz öncelikle saygı, sevgi ve maddi durumlarının iyileştirilmesini
istiyor.
Yarınlara
umutla bakmamızı sağlayan, çağdaş gençlerin yetişmesinde ailesinden
çok emeği bulunan öğretmenlerimiz, yetersiz maaş, boş kadro bulunmasına karşın
göreve atanamama, yaptıkları kutsal göreve rağmen toplumda yeteri kadar saygı
görememe gibi nedenlerden ötürü, "24 Kasım Öğretmenler Günü'nde" bu yıl da buruk, karamsar.
Toplumda
değeri bilinmeyen, özverili emeğinin karşılığını bulamayan mesleklerimiz
vardır. Tıpkı öğretmenlik gibi… Yıllar içerisinde bu seçkin, kutsal meslek,
siyasal iktidarların tutumları, politik uygulamalarıyla bilinçli olarak aşağıya
çekildi, öğretmenin onuru zedelendi, incindi.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin örnek, aydınlanma yuvaları, yeri doldurulamaz kurumları olan
Köy Enstitüleri sağ iktidarlar tarafından kapatılarak, yurdun her yerini,
bireyini aydınlatan bu özverili, Atatürkçü eğitim ordusu çeşitli zorluklarla
engellendi.
Amaçladıkları
sonucu göremeyen iktidarlar öğretmenleri yıllardır çeşitli baskılarla
sürekli sindirmeye çalıştı.
Yüce
Atatürk’ün ‘’Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir’’ diye
onurlandırdığı ve geleceğin Türkiye’sini, yarınımızı oluşturacak gençleri
emanet ettiği öğretmenlerin yaşadığı, maddi ve manevi sorunlar kaygı
verici olsa da bu mesleği yapmaya gönüllü çok sayıdaki eğitim emekçisinin
varlığı da içimizi ısıtıyor.
Türkiye’de
toplam 820 bin öğretmen yurdun dört bir yanında çocuklarımıza eğitim veriyor.
Bu
öğretmenlerin yüzde 51’i erkek, yüzde 49’u kadınlardan oluşuyor. Öğretmenlerin
çoğunluğu ilkokulda görev yapıyor.
Zor
koşullarda görev üstlenen eğitim emekçileri sorunlarla boğuşuyor, maddi
yetersizlikten kıvranıyor.
Eğitim-İş’in
yaptığı araştırmaya göre, öğretmenlerin yüzde 89’u aldığı maaşın düşük
olmasından yakınıyor.
Yüzde
79’u maddi yetersizlikten ötürü mesleğine motive olamazken, yüzde 62’si de
psikolojik tedavi görüyor.
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin yüzde 83’ü maaşlarının azlığından saygınlıklarını
yitirdiği, yüzde 61’i de daha çok para kazanacağı bir iş olanağı bulması
halinde mesleğini bırakacağı görüşünde.
Araştırmaya
göre, eğitim emekçileri maaşlarının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını,
ek ders ücretlerinin en az 25 lira olmasını talep ediyor.
Ayrıca
yılda bir kez ödenen eğitim-öğretime hazırlık ödeneğinin tüm eğitim
çalışanlarına ve en az bir maaş tutarında olmasını, toplu taşıma araçlarından
ücretsiz yararlanılmasını, kira yardımı ödenmesini de istiyor.
Araştırma,
özveri ile görev yapan öğretmenlerin maddi sorunlarla mücadele ettiğini bir kez
daha ortaya koyuyor.
Aslında,
bu sorunlar gerek her yıl Öğretmenler Günü’nde gerekse yılın diğer günlerinde
toplantılar, paneller ve mitinglerle dile getirilmesine karşın bir türlü çözüme
kavuşturulamıyor.
Yılda
bir kez “Öğretmenler Günü’nde” hatırlanan, övücü sözlerle anılan bu çilekeş ve
fedakar kitle daha sonra unutulup gidiyor.
Sorunları
yine ortada kalıyor.
İnanın
bu yıl da öyle olacak, yine bugün çeşitli toplantılarda övgüler yağdırılacak,
sorunlarının çözüleceğine ilişkin çeşitli vaatlerde bulunulacak.
Ya
sonra?
Gelecek
yılki 24 Kasım’a dek adları ağızlara bile alınmayacak.
Umarım
tez zamanda sorunları çözülür, insanca yaşayabilecekleri bir maaşa kavuşurlar.
Güç
koşullarda çalışan, çalışabilmek için çırpınan, Atatürkçü gençler yetiştiren,
atama bekleyen tüm öğretmenlerin ‘’Öğretmenler Günü’’ kutlu
olsun.