Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da geç kaldı.
İflah olmaz tutkunları dört gözle beklerken, balıkçılar da ne zaman
ağlarımıza takılacak, kasaları ne zaman dolduracağız diye merak etmeye
başladı.
Sofradaki yeri çok farklı olan, ucuz fiyatıyla yosulun yüzünü güldüren
geç çıkıp erkenden veda eden Karadeniz hamsisi, önceki yıllarda olduğu
gibi bu yıl da nazlanıyor, kendini
özletmeye devam ediyor.
Balıkçı tezgahları iyiden iyiye şenlendi.
Birbirinden güzel, iştah kabartan balıklar, tüm albenisiyle tezgahları süslüyor.
Çinekop, lüfer, palamut, torik, barbun, mezgit, istavrit, kalkan,
kefal tezgahlarda güzelliği ve canlılığı ile arzı endam ediyor.
Ne var ki, Karadenizlinin tutkunu olduğu hamsi henüz tezgahlarda yerini alamadı.
Ağız tadı ile sofralarımızın vazgeçilmezi hamsiyi henüz yiyemedik.
Tabi ki, balıkçı tezgahlarında ve sofralarımızda hamsi yer alıyor.
Ama özlemini çektiğimiz Karadeniz hamsisi değil bu.
Çok iri ve yavan olan Marmara hamsisi.
Nerede o ağızlarda unutulmaz lezzet bırakan, buğulaması, kızartması ve
ızgarası ile farklı pişirilen, kuru soğan eşliğinde yediğimiz o
muhteşem Karadeniz hamsisi?
Gerçi Giresun'da az miktarda hamsinin avlandığına ilşikin haberler yer
aldı medyada.
Ancak hamsi henüz istenilen düzeyde, bolca avlanamıyor.
Yavaş yavaş işaretlerini verse de bu sezon da geç kaldı o güzelim, leziz
Karadeniz hamsisi.
Balıkçılar, hamsinin çok az olmasını Karadeniz’de havanın ılıman
gitmesi, deniz suyunun soğumamasına bağlıyor.
Palamut ile çinekopun çok olması, bu balıkların hamsi ile
beslenmesinin de hamsinin az avlanmasına neden olduğu bildiriliyor..
Karadenizli balıkçılar, havanın, dolayısıyla denizin soğuması ile
birlikte sabırsızlıkla beklenen hamsinin tezgahları yine süsleyeceği
görüşünde.
Balıkçıların, Karadeniz'de Marmara hamsisi satıldığına ilişkin
açıklamalarını okuyunca, belleğime hamsinin bolca avlandığı, fakir,
fukaranın ucuz fiyatla tükettiği o eski günler geldi.
Usta şoförlerin kamyonlarıyla Fatsa’dan Ankara ve İstanbul başta olmak
üzere büyük kentlere, şimdiki gibi duble olmayan yollarda adeta zamana
karşı yarışırcasına, kasalarından akan sularla hamsi taşıdıklarını
anımsadım.
Sahi ne güzeldi o günler.
Hele azgın Karadeniz’de kaptan ve tayfaların dondurucu soğuğa karşın
avladığı hamsileri, kelle koltukta gece, gündüz demeden büyük kentlere
kazasız, belasız ulaştıran Fatsalı isimsiz usta şoförleri kim
unutabilir? Şimdi öyle mi?
Hamsi ve balıklar soğutucu kasalı kamyonlarda, duble yollarda,
rahatlıkla büyük kentlere ulaştırılıyor.
O günün cefakar, deniz ve uzun yol emekçilerini bir kez daha saygı ile
anarken, ölenlere rahmet, yaşayanlara uzun ömürler diliyorum
Büyük kentlerde yaşayanlar, hamsinin ve diğer balıkların bin bir emek
ve zahmetle avlandığını, sofralarına nasıl geldiğini acaba hiç
düşünüyor mu?
Yoksa’’ kardeşim ben sadece ''tadına bakarım'' mı diyor?
Umarım balıkçıların dediği, gibi havalar soğur da yoksulu, varsılı
halkın sofrasında arzı endam eden, balıkların içinde, kendine özgü
tadıyla ayrı bir yeri bulunan Karadeniz hamsisi bolca avlanır.
Neredesin Karadeniz hamsisi? Yavan ve tatsız olan Marmara hamsisi
soframızda senin yerini tutamıyor.
Bizi daha fazla bekletme.
Büyük bir özlemle seni bekliyoruz.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder