Ülkemizin acı gerçeği, tedavi edilemeyen kanayan yarasıdır çocuk işçiler.
Çeşitli platformlarda, ‘’Çocuk işçiliğine hayır’’ diye haykırılmasına, paneller yapılmasına, en önemlisi yasaklanmasına karşın, çocuk işçiliğinin her yıl katlanarak artması, iş cinayetlerine kurban gitmesi ürkütücü boyutlarda.
Yaşıtları ile sokaklarda oynaması, olabildiğince özgürce koşması, çocukluğunun tadını doyasıya yaşaması gereken çocuklar, o küçük bedenleriyle çoğu da ilkel koşullarda, aile bütçesine katkı sağlamak, ya da iş öğrenebilmek amacıyla kayıt dışı çalışıyor.
Küçük bedenleriyle orantılı olmayan zorlu işlerin üstesinden gelmeye, ustasının övgüsünü kazanmaya çalışan, bu küçük emekçilerin çoğu da, yaşamın keyfini süremeden, geride derin bir acı bırakarak iş cinayetlerinde can veriyor, göçüp gidiyor.
Onca uyarılara, önlemlere, denetimlere, yaptırımlara rağmen, çocuk işçi sayısı dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önü alınamaz bir şekilde yaygınlaşıyor.
‘’12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’’nde yine o bildik toplantılar yapıldı, klişe sözler dile getirildi, çocukların yerinin okul ve sokaklar olduğu ifade edildi.
Bu tür söylemler, önümüzdeki yıllarda da ifade edilecek, ama değişen hiç bir şey olmayacak.
Önemli olan zihniyet değişikliği ve çocuk işçiliğini önlemeye yönelik kararlı bir iradenin gösterilmesi.
Araştırmalara göre, dünyada 5-17 yaş arasındaki her 5 çocuktan biri çalışıyor. Yani 300 milyonun üzerindeki çocuk, sağlıklı bir çevreden, temel özgürlüklerden yoksun yaşıyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin raporuna göre de Türkiye’de 800 bin çocuk işçi bulunuyor. Rapora göre, 2013’te iş kazalarında yaşamını yitiren 1235 işçiden 59’u, bu yılın ilk dört ayında hayatını kaybeden 396 işçiden 17’si çocuk işçi.
Geçen yıl iş cinayetlerine kurban giden her 20 emekçiden biri çocuk.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in bir soru önergesine verdiği yanıta göre ise 15-17 yaş arasındaki 653 bin çocuk çalışıyor: Bunların yüzde 89.2’si de kayıt dışı emek harcıyor.
Bakan Çelik yanıtında, geçen yıl yasaya aykırı şekilde çocuk işçi çalıştıran 43 işyerine 51 bin 264 lira idari para cezası uygulandığını, valiliklere çocuk işçiliğinin önlenmesi amacıyla gerekli bildirimin yapıldığını ifade etti.
Çocuk işçiliği en yoğun olarak yaz mevsiminde tarım ve inşaat sektöründe kendini gösterirken, çocuk işçiliğinde en fazla ölümler yine yaz mevsiminde oluyor.
Çocuk işçiler, harçlığını çıkarabilmek, aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla, daha çok oto tamiri, kaporta, berber çırağı, inşaat, depo, esnafın yanında çalışıyor.
12 yıl zorunlu eğitime geçilmesine karşın, iş yasasında çalışma yaşının hala 15 olarak görünmesi, asgari ücretteki 16 yaş farkının kaldırılması çocuk işçiliğini özendiriyor, katlanarak artmasına yol açıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın çocuk işiler, Türkiye’nin kanayan yarası.
Yarayı iyileştirecek tedaviye hemen başlanabilmesi, çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi için ağır yaptırımlar, hatta hapis cezalarını içeren yasal düzenlemeler neden hayata geçirilemiyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder