Sayfalar

12 Ekim 2016 Çarşamba

Fındıkta Aynı Senaryo

Fındıkta geçen yılki senaryo uygulamaya başlandı.
Sezon başında 15 liraya dek yükselen fiyatlar, 12, hatta 11.50 liraya kadar geriledi. Yine birileri araya girdi fındık üreticisinin emeğine, beklentisine büyük darbe indirdi. Gerileyen fiyatlar karşısında çilekeş köylü şok oldu.
Oysa bu yıl rekoltenin çok az olmasından ötürü beklenti fiyatın 15 liradan aşağıya olmayacağı yönündeydi. Ürün kıt fiyatlar yine aşağılarda. Serbest piyasada neye göre belirlendiği bilinmeyen fiyatlara akıl sır ermiyor. 

Haydi geçen yıl rekolte çok yüksekti fiyatlar ondan düşüktü diyelim. Bu sezon neredeyse geçen yılın üçte biri kadar hasat yapıldı. Yani az olmasına rağmen fındık yine para etmiyor, 20 liralık beklentiye karşılık 11-12 lira bandında dolanıp duruyor.
Serbest piyasanın belirlediği fiyatlar karşısında kaybeden, hayal kırıklığı yaşayan hep üretici oluyor.
Ünye Ticaret Borsası Başkanı Mustafa Uslu, fiyat düşüşünün eylül ayında gerçekleşen ihracatın azlığından ve fındığın kalitesizliğinden kaynaklandığını açıklamış.
Fiyatın artması, üreticinin beklediği düzeye çıkması için piyasanın ihtiyacı karşılayamaması gerektiğini vurgulayan Mustafa Uslu, emanete fındık vermenin de fiyatları olumsuz etkilediğini belirtmiş.
Yani Ünye Ticaret Borsası Başkanı üreticiye, “Fındığınızı emanete vermeyin, sıkın dişiniz” demek istiyor. İyi güzel de borcu, acil paraya ihtiyacı olan üretici fındığını satmasın da ne yapsın? Kim ne derse desin, bol ürün olsa, olmasa da üreticinin mağduriyetinin tek sebebi belirli tekellerin, şirketlerin piyasada istediği gibi at oynatması, fiyatları belirlemesidir. Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın’ın 5 Ekim’deki yazısını bir zahmet bulup okuyun. Yalçın, fiyatların serbest piyasada kimler tarafından, nasıl belirlendiğini çok güzel, net ifadelerle anlatmış. Zaten bölge halkı, fındık üreticisi de fiyatların neden gerilediğini, ürününü neden hakkıyla satamadığını biliyor. Çünkü yıllardır oynanan oyunu artık yaşayarak öğrendi. Aslında fındıkta oyun, üreticinin mağduriyeti, devletin ve FİSKOBİRLİK’in piyasadan elini ayağını çekmesi ile başladı Ne zaman ki devlet alım yapmadı tekeller, sırtı kalın tüccarlar ortaya çıktı, piyasaya egemen oldu, fındık para etmemeye, çok ucuza satılmaya başladı. Karadenizli üreticinin temel geçim kaynağı olan fındığın bu denli aşağıya düşmesi, değerini bulamaması, köylü kadar zincirleme olarak bölge esnafını, diğer tüccarları , dolayısıyla ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Ürünü para etmeyen fındıkçı nasıl alışveriş yapsın, piyasa, bölge ekonomisi nasıl canlansın? Yıllardır “devlet yeniden fındık alsın” diye bağırılıyor, yazılıp çiziliyor. Ama nedense bu talep hep görmezden geliniyor.
Oysa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik üreticinin mağdur olmaması için devletin gerekirse alım yapabileceğini daha bu sezon başı açıklamıştı. Fiyatların inanılmaz bir şekilde gerilediği bugünlerde devletin konuya el atmasının tam zamanı değil mi? Hem de ne çok. Yine önceki yıllarda üreticinin güven kapısı olan, bugün ekonomik güçsüzlükten ötürü eski günlerini mumla aratan FİSKOBİRLİK de devlet desteğiyle piyasaya yeniden sokularak ürün alımı sağlanabilir. Yani üreticinin gözbebeği olan bu güzide kurum yeniden dinamik yapıya kavuşabilir. Yeter ki devlet desteklesin. “Devlet serbest piyasaya müdahale etmez” mantığı devam ederse üretici yine kan ağlar, üç beş tüccarın insafına terk edilir. Aynı senaryo gelecek yıl da uygulanır. Kimsenin kuşkusu olmasın. Onun için devletin fiyatlardaki düşüşü önlemesi, üreticinin mağduriyetini gidermesi adına piyasaya mutlak müdahale etmesi şart.
Sahi fındıkta ne oluyor?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder