Sayfalar

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Fosilden Kurtul, Geleceği Kurtar

Öyle görünüyor ki Türkiye fosil yakıttan yakasını bir türlü kurtaramayacak. Hem de çevreye, doğaya, insana verdiği zararın, kıyımın bilinmesine,  kanıtlanmasına rağmen.

O kadar uyarılara, imzalanan uluslararası sözleşmelere, acı deneyimlere karşın, 71 yeni kömürlü termik santral kurulmak isteniyor.  Doğa yeni cüruf dağları, kül barajları ile donatılmak isteniyor.
Fosil Yakıt Karşıtı İnisiyatif’in çağrısıyla geçtiğimiz pazar günü Aliağa’da toplanan çevreciler, fosil yakıtları ve termik santralleri bir kez daha protesto etti.
Yurdun dört bir yanından gelerek Aliağa’da toplanan çevreci gruplar, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütü üyeleri ve doğaya duyarlı insanlar, hep birlikte ”kömürden kurtul, geleceği kurtar” diyerek haykırdı.
İklim değişikliğine yol açan, küresel ısınmaya neden olan sera gazının kaynağı kömürlü santrallere karşı salt Türkiye’de değil, dünyanın dört bir tarafında da eylemler yapılıyor, tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekiliyor.  Dünyada 4 mayıstan bu yana beş kıtada 13 ülkede fosil yakıtlara karşı eylemler gerçekleştiriliyor.
Termik santrallerin oluşturduğu kirliliğin ve fosil yakıt kullanımının sona erdirilmesi için dünya çapında “fosil yakıtlardan kurtul” kampanyası yürütülüyor. Kampanyayla kömür ve petrolün yerine yenilenebilir enerjiye dönülmesi, daha temiz bir hava amaçlanıyor.
Türkiye enerji politikalarını oldum olası kömürlü santraller üzerine kuruyor. İçerideki yetmediği gibi, dışarıdan getirilen son derece kirli kömürlerle sözüm ona ucuz enerji üretilmeye çalışılıyor. Ondan sonra gelsin hava kirliliği, hastalık, kuraklık, hatta ölümler, yeşil yerine kahverengiye dönüşmüş doğa.
Eğer hazırlıkları sürdürülen 71 termik santral daha devreye girerse, kaç kişi kansere yakalanır? Kaç kişi bu inadın bedelini sağlığıyla, canıyla öder? Hiç hesabı yapıldı mı?  Eğer mevcut 21 kömür santrale 71 daha eklenirse bunun topluma, doğaya maliyeti ne olur?  Hiç düşünüldü mü?
Yoksa “enerji açığını kapatacağım” diye uyarılar, protestolar yine görmezden mi gelinecek?
Büyük kentlerde kışın hava kirliliğinden ötürü göz gözü görmüyor. İnsanlar resmen bu kirli havayı soluyor.81 il içinde havası kirli olmayan tek şehir Çankırı. Yani tehlike o denli büyük ve her yeri sarmış durumda.
Artık dünya fosil yakıtları terk ediyor. Kömür ve petrolle çalışan enerji santralleri yerini güneş, rüzgar, jeotermal gibi yenilenebilir enerjiye bırakıyor. Uluslar arası yatırımlarda fosil yakıtın yeri yok. 
Belçika artık kömürden elektrik üretmiyor. Avrupa’da yedi ülke kömürden elektrik üretmekten vazgeçti. İngiltere, Portekiz, Finlandiya, Avusturya kömürü 2020’li yıllarda tamamen bırakacak. Dünya, güneş, rüzgar, biokitle, dalga enerjisi gibi yenilenebilir enerjiye yöneliyor.
Hava kirliliği dayanılabilecek kadar masum değil, bıçak kemiğe dayandı. İşte bunu gören dünya fosil yakıtları bırakırken, ne acıdır ki Türkiye’de yeni termik santrallerin projeleri yapılıyor, hayata geçirilmek isteniyor.
İnsan sağlığı için, temiz doğa, yeşil bir çevre için dünyada olduğu gibi yenilenebilir enerjiye geçmek şart. Ama “hala yeraltında linyit rezervleri var” diyerek kirli enerji yatırımlarında ısrar ediliyor.
Almanya, Türkiye’deki güneşin yarısına bile sahip değilken, bu enerjideki kurulu gücü Türkiye’nin yüz katı kadar.
Eğer Almanya’nın son 20 yılda güneş ve rüzgar enerjisine yaptığı yatırımların yarısını Türkiye yapmış olsaydı,  kentleri tertemiz, havası pırıl pırıl çok farklı bir ülke olurduk.
Ama bu gerçekler ortadayken hala kömürle,  petrolle çalışan yatırımlara ağırlık veriliyor, bol olmasına karşın güneş, rüzgar, jeotermal kaynaklar ıskalanıyor.
Almanya gibi dünyanın sanayi devi olan bir ülke yenilenebilir enerjiyi öncelerken, Türkiye neden ilkel sistemde, kirli yatırımlarda inat ediyor, anlamak mümkün değil?
İşte bunun için Aliağa’da bir araya geldi çevreciler, insan sağlığını gözeten sivil toplum örgütleri,  duyarlı insanlar. Gittikçe büyüyen tehlikeye karşı hep  bir ağızdan “kömürden kurtul, geleceği kurtar” diye haykırdı.

Acaba termik santrallerde ısrarlı olanlar bu sesi duyabildi mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder